Paylaş:
29 Haziran 2024
Paylaş:

29 Haziran Cumartesi günü, Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği (DESMÜD) tarafından Konya Grand Millennium Hotel’de düzenlenen toplantıda konuşan DESMÜD Başkanı Zeki Demirtaşoğlu, sektörün önemini ve geleceğe yönelik planlarını vurgulayan bir basın açıklaması yaptı. Demirtaşoğlu’nun açıklamaları, Türkiye’nin gıda güvenliği ve sürdürülebilirliği açısından değirmen sektörünün kritik rolünü bir kez daha gözler önüne serdi.

 

Türkiye’nin yıllık, yaklaşık 1.2 milyar dolarlık hacmiyle makarna ihracatında dünya ikincisi konumunda bulunuyor. Demirtaşoğlu, Türkiye’nin un ve ekmek gibi temel gıda maddelerinden başlayarak, süt ve süt ürünleri, et, peynir gibi diğer temel ihtiyaçlara kadar uzanan geniş bir yelpazede üretim yaptığını belirtti. Bu üretim sürecinin her aşamasında değirmen makinelerinin kritik bir rol oynadığını ifade etti. Gıda güvenliği, gıda güvencesi ve sürdürülebilirlik konularının pandemi sonrası daha da önem kazandığını vurgulayan Demirtaşoğlu, değirmen sektörünün bu alanlarda ana aktör olduğunu söyledi.

 

Depolama Kapasitesinin Artırılması ve Eğitim

 

Türkiye’nin mevcut depolama kapasitesinin dört yıl önce 2 milyon ton olduğunu belirten Demirtaşoğlu, devletin Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığıyla bu kapasitenin yetersizliğini gidermek için önemli adımlar attığını kaydetti. Lisanslı depoculuk sistemiyle son dört buçuk yılda 7 milyon tonluk yeni depolar inşa edildiğini ve bu projelere 1.5 milyar dolar harcandığını ifade etti. Bu yatırımlar sayesinde Türkiye, özel firmaların ve fabrikaların depoları hariç, 9 milyon ton profesyonel depolama kapasitesine sahip oldu.

 

Eğitim konusuna büyük önem verdiklerini ifade eden Demirtaşoğlu, 2017 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile imzalanan protokol çerçevesinde üç şehirde değirmencilikle ilgili liseler açtıklarını söyledi. Ayrıca, Ankara’da bir mükemmeliyet merkezi kurduklarını belirtti. Yükseköğretim Kurumu ile yaptıkları görüşmeler sonucunda, İngilizce eğitim veren bir üniversitede “Değirmen Bilim ve Teknolojisi” başlığı altında dört yıllık bir bölüm açmayı planladıklarını dile getirdi. Bu alanda dünyada sadece üç okul bulunduğunu, Türkiye’de dördüncüsünü açmak istediklerini vurguladı.

 

Demirtaşoğlu, Ankara’da dünyanın en büyük özel sektöre, derneğe ait eğitim merkezini kuracaklarını belirtti. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın desteğiyle 3.5 milyon dolar değerindeki bir arazinin tahsis edildiğini ve bu arazi üzerinde 5 bin metrekare kapalı alana sahip bir eğitim merkezi inşa edeceklerini ifade etti. Bu merkezde değirmen teknologları ve operatörlerine yönelik teorik ve pratik eğitimlerin verileceğini söyledi. Eğitimlerin yanı sıra laboratuvar, bisküvi hattı, makarna hattı, ekmekçilik hattı ve pastacılık hattı gibi çeşitli üretim hatlarının da kurulacağını belirtti.

 

Yüksek Katma Değerli Ürünler ve İhracat

 

Yüksek katma değerli ürünler üretmenin ve ihraç etmenin önemine değinen Demirtaşoğlu, Türkiye’nin değirmencilik sektöründe üretilen ürünlerin ihracatta önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Un ihracatının Türkiye’ye 1.1 – 1.2 milyar dolar getirdiğini, ancak yüksek katma değerli ürünlerin ihracatıyla 500 – 600 milyon dolar daha fazla gelir elde edildiğini vurguladı. Bu ürünlerin kilogram başına ihracat değerinin 12-72 dolar arasında olduğunu, bu nedenle Türkiye’nin ortalama ihracat değerinin 12-16 kat daha fazla katma değer sağladığını ifade etti.

 

Döviz Kurları ve İşçilik Maliyetleri Konusunda Destek Talepleri

 

Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği (DESMÜD) Başkanı Zeki Demirtaşoğlu, Konya’da düzenlenen toplantıda döviz kurları ve işçilik maliyetleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Demirtaşoğlu, geçen yılın Haziran ayı ile Aralık ayı arasındaki dönemde işçilik maliyetlerinin %115 ila %120 oranında arttığını belirtti. Bu artışların sadece işçi maaşlarını kapsamadığını, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, SGK primleri ve damga vergisi gibi tüm işçilik giderlerine yansıdığını ifade etti.

 

Demirtaşoğlu, aynı dönemde döviz kurundaki artışın %13 ila %15 seviyelerinde kaldığını ve bu durumun işletmelerin maliyet-gelir dengesini olumsuz etkilediğini söyledi. İşçilik giderlerinin işletmelerin en büyük maliyet kalemi olduğunu vurgulayan Demirtaşoğlu, “İşletmelerimizin %70 ila %85’i işçilik giderlerinden oluşuyor. Bu konuda devletten destek bekliyoruz. Ödediğimiz SGK oranlarında ve diğer vergilerde indirim yapılması ihracatçılarımızı rahatlatacaktır” dedi.

 

Ayrıca, ihracatçılar için Eximbank’tan talep edilen kredilerde pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini belirten Demirtaşoğlu, yüksek teknoloji ve katma değerli ihracatı desteklemenin önemine dikkat çekti. Demirtaşoğlu, “Ülkemiz yüksek teknoloji ihracatını diğer ihracatlardan ayırmak istiyor. Katma değerli ihracatın da diğer ihracatlardan ayrılması gerekiyor. Tarımsal ürünlerin depolanmasına Ziraat Bankası %50 faiz desteği veriyor. Aynı şekilde, değirmenci kardeşlerimizin yapacağı faaliyetlerde de %50 faiz desteği sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.

 

Son olarak, bu desteklerin ihracata yapılan katkıları artıracağını ve sektörün daha hızlı büyümesine yardımcı olacağını ifade eden Demirtaşoğlu, “Bu tür desteklerle daha hızlı koşacak, daha çok başarıya imza atacağız” dedi.

 

KOSGEB ve TÜBİTAK gibi kurumların küçük ve orta ölçekli işletmelere daha fazla destek vermesi gerektiğini belirten Demirtaşoğlu, KOSGEB’in sahaya inerek tüm işletmelere dokunması gerektiğini vurguladı. TÜBİTAK’ın ise değirmencilik sektörüne de yer vermesi ve yeni projeleri desteklemesi gerektiğini ifade etti. Demirtaşoğlu, sanayi bakanına seslenerek destek vermesini talep etti.

 

Uluslararası Seminer ve Sempozyumlar

 

DESMÜD olarak uluslararası sempozyumlar ve fuarlar düzenlediklerini belirten Demirtaşoğlu, İstanbul’da gerçekleştirilen uluslararası fuarın ardından Antalya’da uluslararası bir seminer düzenlemeyi planladıklarını söyledi. Bu semineri Kasım ayında ya da önümüzdeki yıl Şubat veya Nisan ayında gerçekleştirmeyi hedeflediklerini ifade etti.

 

Demirtaşoğlu’nun açıklamaları, değirmen sektörünün Türkiye’nin gıda güvenliği ve sürdürülebilirliği açısından kritik bir rol oynadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Eğitim, teknoloji, ihracat ve devlet desteği konularında yapılan çalışmalar ve geleceğe yönelik planlar, sektörün güçlenerek yoluna devam edeceğini gösteriyor.