Paylaş:
28 Ekim 2023
Paylaş:

Birlik, beraberlik ve bağımsızlık ruhu ile ateşlenen istiklal mücadelemiz sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile taçlanmıştır. Ancak bu yol hiç de kolay alınan bir yol olmamıştır. 3,5 yıl süren Kurtuluş Savaşı’nın ardından, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, Türkiye nüfusu az, ekonomisi zayıf ve dünya üzerinde etkisisiz bir ülke idi. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu günlerde ise, Türkiye’nin dünyanın en önemli ülkelerinin başında geldiğini büyük bir rahatlıkla söyleyebiliriz.

 

Evet, dünyanın en zengin ülkesi olmayabiliriz, ekonomik olarak dünyanın en önde gelen ülkelerinin başında gelmeyebiliriz, ancak tarihin başlangıcından beri kadim kültürlere ev sahipliği yapması, tarımda, bitki ve hayvan genetik çeşitliliğnde dünyanın en zengin ülkelerinden biri olması, bu zenginliğini, tarımsal ve sanayi üretkenliğinde  çok iyi değerlendirmesi, düştüğü her zor durumdan çıkabilme azmi ve Türkiye Cumhuriyeti olarak yaşama sevinciyle ülkemiz bugün dünyanın önemli ülkelerinden biri olduğunu kanıtlamış bulunmaktadır.

 

Uzun bir kurtuluş savaşından çıkmış, ekonomisi dışa bağımlı, sanayi devrimini ıskalamış ve üretemeyen ve sadece 4 fabrikası olan bir ülkeden, bugün, milli bir anlayışla yürüttüğü ekonomik kalkınma çalışmaları sonucunda yüzlerce fabrika kurarak ve ithalatı azaltıp ihracatı artırarak ekonomik anlamda bağımsızlığını güçlendiren bir Türkiye Cumhuriyeti’ne dönüştü. Bir ülkenin bağımsızlığının temeli, kuşkusuz ki ekonomik gücüdür. Bu güce sahip olmak ise üretmekten geçmektedir.  “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin ilk yıllarında, ülkede var olan ekonomik enkaza rağmen gerçekleştirdiği sanayi devrimiyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının temellerini attı. Sanayi devrimiyle başlayan bu çabalar bugün de ülkemizin gayretli ve çalışkan sanayicileri tarafından samimiyetle devam ettirilmektedir. 100 yıllık genç bir ülke olan ve kurtuluş savaşı sonrasında bir enkaz halinde olan Türkiye Cumhuriyeti, imkânsızlıklar içerisinde verdiği zorlu Kurtuluş Savaşı ardından ikinci savaşını, kuşkusuz ki, ekonomik kalkınma alanında kazanmıştır. Üretmeyen, dışa bağımlı ve borçlu bu genç Türkiye Cumhuriyeti, büyük bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunun farkındaydı. Bu nedenle; Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının hedefleri büyük, yükleri ağırdı.

 

Millî hedef belli idi. Ona ulaşacak yolları bulmak ise zor değildi. Önemli olan, çetin olan o yollar üzerinde samimiyetle ve gayretle çalışmaktı. Bu konuda, ihtiyaç duyulan herşey vardı, ancak çalışkan olmak ve çalışmak, çalışmak, çok çalışmak gerekli idi. Doğal olarak ki zenginlik ve onun doğal sonucu olan refah ve mutluluk, ancak bu çok çalışma sonucunda elde edilebilecekti. Bugün gelinen noktada, ülkemizi çok güçlü kılan özelliklerinin başında gelen, birlik ve beraberliğimizi güçlü bir şekilde sağlayan Cumhuriyetimizi, bu 100ncü yılında daha da bir coşku ile kutlamak ve yaşatmak durumundayız. İleride bir Türkiye Cumhuriyeti ve zirvede bir bayrak için çok çalışmamız gerektiğinin bilincinde olmamız gerektiğini bilmek zorundayız.

 

Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği (DESMÜD) olarak, cumhuriyetin bu yüzüncü yılında, Cumhuriyet Bayramı' mızı, ulus olarak coşkuyla kutlarken, cumhuriyetimizin en önemli hedeflerinden biri olan “ileriye ve daima ileriye gitme” amacımıza ulaşma hedefimiz için çalışacağımızı, biz de, burada bir daha, söz verirken, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere kahraman silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anmayı bir vefa borcu biliriz.

 

Çok Yaşa Cumhuriyet, Çok Yaşa.

 

Zeki DEMİRTAŞOĞLU